AYVACIK YAZ TURİZMİNE HAZIR
Bir ucunda Babakale, diğer ucunda Küçükkuyu. Önümüzde masmavi Ege Denizi, arkamızda Kazdağları’ının müthiş atmosferi ve karşınızda eşsiz görünümü ile Midilli adası.
Ayvacık, sırtını antik dönemlerin ünlü dağı İda dağına dayar, yüzünü ise, birçok efsanenin doğuşuna kaynaklık eden Ege denizine dönmüştür. Yeşilin ve mavinin her türlü tonu, bölgede görülebilir. Önemli bir kavşak noktasındadır. Doğa, deniz, kum, güneş, tarih, balık, et, peynir, zeytin, zeytinyağı, çam, bal. Dünyanın hiç bir yerinde birarada bulunabilecek böylesi güzel nimetleri Allah sadece bu bölgeye nasip etmiş. İç ve dış turizm açısından böylesi özel bir konumda ve böylesine büyük bir potansiyele sahip olan Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi Küçükkuyu’dan Babakale’ye kadar 88km’e yakın Ege Denizi sahil kuşağı ile 2016 turizm sezonu için Türkiye’nin ve Dünya’nın her köşesinden gelecek konuklarını ağırlamaya hazır.
Turizmin bölge açısından önemini bilen ve bir çok hizmet, yatırımlarla buna göre dizayn etmiş olan Ayvacık’ın Belediye Başkanı Mehmet Ünal Şahin ise ilçenin Ege kıyılarındaki sahil bandındaki tüm yerleşim birimleri ile otel, motel ve pansiyon gibi turistik tesislerine temizlik ve sağlıklı su temini gibi hizmetleri kesintisiz olarak sunmaya devam edeceklerini belirtirken ”Ülkemizde artık böyle bakir bir tatil yöresi yok. Bölgemiz turizminin bundan sonraki yükselen değeri Ayvacık sahilleridir. Gerçek bir tatil için herkesi Ayvacık’a bekliyoruz.” dedi.
Kuzey Ege’nin en sakin, en huzurlu köşelerinden biri olan Ayvacık sahilleri ekonomik otel fiyatları ile bölgede göz dolduruyor. Keyifli mekanların yanı sıra farklı konaklama seçenekleri ile tatilcilere sıcak bir ortamda aradıkları tatili Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde bulabilirsiniz. Ayvacık, Kadırga koyu ve Küçükkuyu’da pırıl pırıl tertemiz. Serin sularında yazın sıcağında serinleyebilirsiniz. Küçükkuyu, merkezde yörenin meşhur zeytin ve zeytin ürünlerinden satın alabilirsiniz. Köy havası solumak, manzara izlemek, ev yapımı ürünler satın almak için Yeşilyurt köyüne de uğramanız gerekir. Ayvacık tarihi, doğası, yemekleri, kültürü, tertemiz denizi ve kumsalları ile doya doya tatil yapmak, otelde sıkışıp kalmamak isteyen tatilciler için doğru adres.
88 kilometrelik sahil bandındaki tarihi ve gizemi birlikte görün
Antik Liman’da gün batımı başka olur
Athena Tapınağı’nın yükseldiği tepeden denize bakıldığında antik iskele rahatlıkla görülebilmektedir. Lesbos(Midilli) ile Assos arasındaki dini ve siyasal bağ düşünüldüğünde; buranın işlek bir liman olduğunu tahmin etmek güç olmasa gerek. Bugün batık olan antik limanın yerine yapılmış olan iskele, tarihteki eski hareketliliğini kaybetmişse de, güzelliğiyle ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir.
İskele, seksenli yıllara kadar palamut sevkiyatında, burada bulunan yapılar da palamut ambarı oalrak kullanılmakta iken, günümüzde her ikisi de turizm amaçlı faaliyet göstermektedir.Palamut yüklü deve kervanlarının yerini, dünyanın dört bir yanından akın akın gelen turist konvoyları almaktadır.Günümüzde iskele; restoranlar, cafeler ve otellerin bulunduğu bir mekan durumundadır.Geldiğinizde nefis balıklardan yemeyi, enfes külde kahve içmeyi ihmal etmeyin.
Behramkale Köyü’nde Assos taşlarından yapılmış taş işçiliğinin en güzel örneklerini görebilirsiniz.
Behramkale Köyü, Osmanlı döneminde kurulmuş eski bir köy. Antik şehir, yüzünü güneye yani denize dönmüşken, köyün yerleşimi ters tarafa doğru kurulmuş. Köy antik kent surları içinde yer alması ile dikkat çekiyor. Sadece 150 haneli bir yerleşim. Yaklaşık 30 senedir sit alanı olarak koruma altında olduğu için yeni bina inşa etmek yasak. Sadece var olanlar restore edilebiliyor. Köy içinde Assos mimarisinin taş işçiliğinin güzel örneklerini görmek mümkündür. Tarihi dokusunu koruyan sokaklarda dolaşması keyifli. Köy içinde pansiyon, otel ve restoranlar bulunuyor. Çoğu manzaralı, tarihi dokuyu yansıtan bu mekanlarda vakit geçirmesi keyifli.
Assos Antik Kenti ören yeri girişi en tepede bulunuyor. Buraya taşla kaplı bir yokuşu yürüyerek varılıyor. Bu kapıdan girince Athena Tapınağı’na ulaşıyorsunuz. Ören yerine çıkan yokuş üzerinde, köylü kadınların evde ürettikleri çeşitli malzemeleri sağlı sollu sattıkları tezgahları göreceksiniz. Assos etrafından toplanan otlar, zeytinyağı, ev tarhanası ya da el işçiliği danteller, şallar tezgahları süslüyor.
Assos Antik Kent Gezisini Listenize Mutla Ekleyin
Behramkale köyü ile içiçedir. Akropolis (yukarı şehir) ve güneye doğru inen teraslar üzerindeki yapıları; çevre yüksekliği yer yer 20 metreye kadar ulaşan sekiz kule ve on iki değişik kapının yer aldığı yaklaşık dört kilometre uzunluğundaki surlarla çevrilidir.Kent sönmüş bir volkanik tepe üzerine, andezit kayalıkları arasına, denizden 236 metre yüksekliğe kurulmuş. Assos’un etrafında bol bulunan andezit taşı kentin inşasında kullanılmış. Assos taşı zor işlenen ama çok dayanıklı bir taş. Eskiler onun için insan yiyen taş diyorlarmış. Bu taştan yapılan lahitler zamanında Assos’dan ihraç edilen mal türlerindenmiş.
Kadırga Koyu Assos’un vazgeçilmez parçalarından biridir
Kadırga, Assos’un hemen güneyinde, kara yoluyla 2 km. uzaklıkta bir koy. Assos civarında konaklamak ve denize girmek için tercih edilen başlıca yerlerden biri. Zeytin ağaçlarıyla dolu bir yoldan inerek ulaşıyorsunuz koya. Koy temiz, her bütçeye uygun otel ve kamping alanlarıyla dolu. Geniş, uzun ve taşlık bir plajı var Kadırga’nın. Denizi tertemiz ve berrak, zaten mavi bayrak ödülü almış. Denizin içindeyken yemyeşil dağ manzarasına karşı yüzmesi çok keyifli. Akşamüstü başlayan imbat rüzgarları sıcaktan bunalmanızı da engelliyor. Her tesisin önünde şemsiye ve şezlongları bulunuyor. Ayrıca kıyı boyunca yemek yenilebilecek birçok restoran bulunuyor. Dünyanın en lezzetli balıklarından Sinarit’in en çok yakalandığı yerin başında Kadırga Koyu’nun geldiğini biliyor muydunuz.
Osmanlı zamanında donanmanın merkez üssü Midilli Adası idi. Savaş zamanı kadırgalar Midilli’den savaşa gider, dönüşte hasarlı olan kadırgalar bu koya getirilip burada bulunan meşe ve kayın ağaçları ile tamir edilirdi. Kadırgalar bu koya çekildiğinden bu adı almıştır.
Sivrice Koyu Midilli’ye en yakın yer
Assos’dan Babakale’ye doğru giderken 9 km sonra Bektaş Köyü çıkacak karşınıza. Bektaş Köyü’nin içinden geçerek yaklaşık 3 km. denize doğru ineceksiniz. Böylece Sivrice Feneri’nin olduğu koya ulaşmış olursunuz.
İndiğiniz yerden yani Sivrice’den sağa doğru ilerleyen uzun bir sahil yolu bulunuyor. Yol Sokakağzı’nda son buluyor. Sivrice yanındaki Sokakağzı’na oranla turizmin yeni yeni gelişmeye başladığı dolayısıyla daha tenha bir koy. Sivrice’nin dar, taşlık bir plajı bulunuyor. Denize rahat girilmesi için her tesisin önüne tahta iskeleler yapılmış. Midilli’ye en yakın yer olduğu için, ada elle tutulacak kadar yakın görünüyor!
Doğallığın esas alaındığı yer Sokakağzı Koyu denizi de doğası da eşsiz
Sokakağzı, Koyunevi Köyü’nün sahil kısmına verilen isim. Eskiden Yalı denilen yere Sokakağzı ismi koyda yer alan Sokak Deresi’nin döküldüğü yerden dolayı verilmiş. İlk yerleşimler 1950’li yıllarda genellikle taş yığma sadece zeytin zamanı kullanılan evlerden oluşuyor. Zamanla bölge daha cazip hale gelip, yaz kış oturulan bir yer haline gelmiş. Şu anda Sokakağzı’nda yaklaşık 40-50 hane mevcut olup, balıkçılık, zeytincilik ve son yıllarda turizm geçimi sağlamada önemli yer tutuyor.
Buraya ulaşmak için ilk olarak Assos’dan Babakale’ye doğru ilerleyen yola girmeniz gerekiyor. 9 km sonra yolun solunda ilk olarak Bektaş Köyü tabelasını, sonra sırasıyla Balabanlı ve Koyunevi tabelalarını göreceksiniz. Bu 3 alternatif yoldan birini takip ederek Sokakağzı’na ulaşmanız mümkün. Bektaş’tan girerseniz koyun en başından başlamış olursunuz. Koyun sonuna kadar ilerleyen sahil yolundan devam ederek Sokakağzı’na ulaşmış olursunuz.
Sokakağzı uzun yıllardır müdavimleri oluşmuş, bakirliğini koruyan bir yer. Sahil boyunca sıralanmış otel, pansiyon ve kamping alanları bulunuyor. Tahta masalı, çardaklı restoranlar samimi havalarını koruyorlar. Yanındaki Sivrice’ye göre daha geniş ve kumluk bir plajı bulunuyor. Her tesis önündeki kumsala misafirleri için şemsiye ve şezlonglar koyuyor.
Babakale’de Yapmadan Gelme
Doğa Yürüyüşü: Doğanın tüm renklerinin ahenk içinde olduğu Babakale’de yürüyüş yaparken, zaman ve mekan kavramını unutacak, şehrin stresini geride bırakacaksınız. Kuş sesleri, rüzgarın sesine, çiçek kokuları, denizin keskin kokusuna karışacak ve attığınız adımları takip edecek. Doğa ile iç içe olup sıfırlanmak istiyorsanız Babakale’nin mavisine, yeşiline, huzur kokan atmosferine bırakın kendinizi.
Su Sporları: Babakale – Çanakkale ve çevresi su sporları için eşsiz bir cennettir adeta. Yüzme, kano, dalış vb. birçok spora ev sahipliği yapar bu eşsiz coğrafya. Tatilinize renk, eğlence ve adrenalin katmak istiyorsanız, Babakale’nin serin sularına bırakın kendinizi ve unutun geride kalan her şeyi.
Babakale’de Yemeden Dönme
Babakale’de neredeyse halkın tamamı geçimini balıkçılıktan sağlamaktadır. Tüm Ege’de olduğu gibi zeytin ve zeytinyağı önemli bir yer tutuyor. Babakale’nin birbirinden güzel yemeklerini bünyesinde barındıran mutfağında eşsiz lezzetler var. Babakale ve Çanakkale’nin damak tadınızı şenlendiren tatlarından bazıları; peynir helvası, piruhi, kaçamak, hıdrallez yahnisi, bakla keşkeği, sardalya kroket, sardalya dolması, sardalya salatası, lakerda, balık salatası, lokma, akıtma ve simit lokumudur.
Yeşilyurt Köyü
Ayvacık ilçesine 21 km uzaklıkta, Kazdağları’nın eteklerindedir. Yakındaki Nusratlı’dan çıkarılan taşlarla yapılmış evleri doğayla uyum içerisindedir.
Gülpınar Apollon Smintheus (Smintheion)Kutsal Alanı
Aleksandria Troas kenti tarafından kullanılan ve tanrı Apollon’a adanmış bu kutsal alanın kalıntıları Gülpınar beldesi sınırları içerisindedir. M.Ö. 2. yüzyılda yapılmış İon düzenindeki tapınağı ve su yapılarıyla zamanının önemli bir kehanet ve sağlık merkezi olmuştur. Müze sadece yaz aylarında, kazı mevsiminde ziyaret edilebilmektedir.