30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler Günü Ezine’de gerçekleşen törenle kutlandı.
Atatürk Anıtı ve Parkında gerçekleşen tören Kaymakam Dr. Hacı Arslan Uzan ve Belediye Başkanı Güray Yüksel tarafından Atatürk Anıtına çelenk sunuldu, ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Ağustos Mesajı okundu.
Günün anlam ve önemini belirten konuşma Ezine Askerlik Şubesi Başkan Vekili ve Garnizon Komutan Vekili Astsubay Astçavuş Oğuz Türk tarafından yapıldı.
Türk yaptığı konuşmada ;
“Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına temel teşkil eden, 30 Ağustos 1922’de kazandığımız Büyük Zafer’in 99’ncı yılını ulusça kutlamanın haklı gurur ve heyecanını yaşıyoruz.
1900’lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda Birinci Dünya Savaşı sonunda müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Mütakeresi imzalanmış, imzalanan anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devlet ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş, ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Antlaşması da ulusumuza dayatılmıştır.
İşgal güçleri girdikleri her yerde adeta tarihî kinlerini kusarcasına kadınımıza, yaşlımıza, çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylece umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda Mustafa Kemal ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak “Ya İstiklal, Ya Ölüm” parolasıyla aydınlığa giden yolu aramışlardır.
Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Süregelen savaşların sonuncusu olan Sakarya Meydan Muharebesi de hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu, milletimizin istiklali uğruna kanının son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır.
Artık dünyanın en kahraman, en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal’in Baş komutanlığı altında, Türk kuvvetleri düşmana beklemediği bir yerden taaruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başardı. Avrupalıların 5-6 ayda geçilmez dediği Afyon mevzilerini 3 günde geçerek, 30 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etti. Bu büyük Zafer ile düşmana son darbe de vuruldu. Ardından icra edilen takip harekatıyla da 9 Eylül’de düşman İzmir’de denize döküldü.
Dünya tarihçileri Büyük Taarruz için şu ifadeyi kullanmışlardır. “ Türkler, Mohaç Meydan Muharebesi’nden yüzyıllar sonra yine parlak bir imha muharebesi kazandılar.” Bu muharebelerde Türk Ordusu çok kısa bir sürede, kendisinden üstün düşman kuvvetinin büyük bölümünü imha ve esir etmiştir. Askeri açıdan bir diğer önemli husus da günün şartlarında bir ordunun, 10 günde 500 km.lik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesidir.
30 Ağustos’un gerçek anlamını ve önemini Büyük Zafer’in ikinci yıl dönümünde, Dumlupınar’ın Çal tepesinde yapılan törende Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği söylevde görürüz; “…Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırdı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Harpler, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Meydan muharebesi, milletlerin bütün varlığı ile ilim ve fen alanlarındaki yükselmeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi Kudret ve faziletleriyle çarpıştığı bir imtihan meydanıdır.”
İşte kazanılan zaferin muhteşem kılan unsur, Harbin; kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekûn bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Tük ulusu bu meydandan da Ulu Önder’inin liderliğinde alanının akıyla çıkmayı başarmıştır. Türk tahine altın harflerle yazılan bu zaferin çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur ve bu sonuçların günümüze de yansımakta olduğu gözlenmektedir. Bu zaferle, Türk ulusunun son neferine kadar yok edilmedikçe, Türk’ün istiklalinin elinden alınmayacağı, Türklerin yalnız askerleriyle değil, milletiyle topyekûn olarak savaştıkları bir kere daha ispatlanmıştır.
30 Ağustos Zaferi, Türk Ordusu’na “ Silahlı Kuvvetler günü ” olarak armağan edilmiştir. Türk silahlı kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyada sürekli barışın tesisine katkıda bulunmak için tarihinden ve milletinden aldığı güçle, modern harp silah ve teçhizatıyla, güçlü ve dinamik personeliyle, ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azimli ve kararlı komuta kademesiyle, dostlarının ve ülkemizin güvencesi, düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askerî güçlerinden birisi olan Silahlı Kuvvetlerimiz her zaman , her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır. 30 Ağustos Zaferini bize armağan eden kahramanlıklarla dolu tarihimiz, yeni bir çığır açan bayrağımız; korkusuzluğun, yurtseverliğin, bir efsanesi, bir destanı olmuşlardır. Sonsuza dek minnet ve şükranla anılacaklardır. Bu kutsal tarihi gün vesilesiyle ulusça başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, dava arkadaşları ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Ruhları şad’olsun.”
Tören konuşmanın ardından sona erdi.
Daha fazla
İŞ-KUR’DAN YENİ İŞ İMKANI ; “İŞGÜCÜ UYUM PROGRAMI BAŞLIYOR”
TUNCER ŞAŞKIN, 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI MESAJI
Başkan Mehmet Çırkan’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı Mesajı